Öyle soğuk ki içim şimdi, yaş bile akmıyor gözlerimden. Öyle bir ben ki, ben bile tanıyamıyorum kendimi. Olmadığım gibi yaşamak, olmayana tapmak, yalanlara inanmak var sırada. İnandığım dünyanın bir günde çöktüğünü gördüğümden beri, ben dünyada değil, dünya bende yaşıyor sanki. Aklımı yaşamak uğraşı almış gitmiş, cebimde ümitlerimden geriye yalnızca bir damla kan kalmış. Yokum artık ben, sadece varlığıma inananlar var.
Gözlerime bakanlar, beni görmüyorlar. Ben insanların gözlerinde kendimi göremiyorum. Gözden düşmüş deyiminin tam ortasındayım işte, bulabilir misin beni? Bana benim gözlerimle bakabilir misin? Yapamazsın! Bu yüzden "Beni unutma!" deme boşuna. İkimiz de biliyoruz unutulacağını, ikimiz de biliyoruz elinde silahınla bana kendini unutturacağını. Tüm korkaklar gibi sen de ateş tavını alır almaz basacaksın üstüme, yanmaktan korkacaksın, ışıktan korkacaksın kör gözlerin gölgelere alışmış yalancı baharından çıkarken. Bana tutamayacağın sözler verme boşuna, bir kelebeğin ömrü kadar sevgim. Severim, çok severim, ölürcesine hatta. Ama gel gör ki zamanı geldiği vakit, gitmeyi de bilirim ölmeyi de...
Zaman yok, evim karanlık, etrafımda deli bir fırtına. Esiyor yine halden anlamayan gardiyanların naraları. Gidiyorum ben, kanatlarım yorgun. Taşıyamam bir ömrü daha anlamsız cümlelerin satır aralarında...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder