Kovayı çeşmenin altına koyup öylece suyun akışını izledim saatlerce. Kova dolmaya başladığında endişelendim. Çünkü artık taşıyabileceğimden daha fazla su vardı içinde. Ama ne çeşmeyi kapattım ne de kovayı aldım. Çünkü ben suyun akışını izlemeyi seviyordum. Öylece sınırları olmadan, dolsa bile durmadan akışını, zamansızlığını, sınırsızlığını seviyordum. Ve öyle yıllarca izledim sınırsızlığı, zamansızlığı. Hiç aklıma gelmedi bir gün suyun kesilebileceği, hiç düşünmedim kovayı alıp gidebileceklerini. Su akmaya devam etse de kova olmadan suyun, su olmadan kovanın hiç bir anlamı yoktu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder