Ben hiç bilmedim yalnızlıkları bol şehrin leş ışıklarını.Sefaletin dibine vurulan yaşamların, onuruyla verdiği son nefesini özledim hep. İçimde yarattığım derin boşlukların dolmayacağına iman ettim de dönemedim travestilerin müşteri beklediği durakların çaresizliğine. Bir asosyalin yalnızca benle sohbet etmesi gibi, bir eşcinsel erkeğin kanatlarıma tutunması gibi, çok sevdiğim kadınlara aslında aşık olduğumu farketmem gibi...
Yazdıklarımı siliyorum ben, hala eskiden olduğu gibi yarattığım tüm dünyaları tek bir darbeyle yok ediyorum. Bu benim kendimi yaratışımın bir parçası; hasta olan düşünceleri öldürüp güçlülerin hayata anlam katması kadar sıradan.
Modaya uygunum işte bende, huzursuz uykularla doluyum. Lunaparkta eğlendiğim rüyalardan bile korkudan titreyerek uyanıyorum. Hep bir eve dönüş çabası, hep geç kalmışlık, hep sınırsızlığın sınırları, hep sonsuzluğun hiçlik olduğunu kanıtlama hali, hep martıların yardım çığlıkları. hep kaybolmuş ruhların teslimiyeti...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder