31 Ekim 2020 Cumartesi

..

Ben koşar adım dolaşırken dünyayı, ardımda bıraktığım her şey öyle duracak sanmışım meğer. Ben kaçarken imkansızlığından, koşmayı bıraktığım anda yakalanacağımı bilemedim...

26 Ekim 2020 Pazartesi

..

 Kuşlar başının çaresine baksın, ben kedileri hallederim. Siz ağaç kesmeyin yeter..

7 Ekim 2020 Çarşamba

Arınma

Nasıl da özlemişim kendimi, susturmaya çalıştığım kanatlarımı nasıl da özlemişim. Kaç yıl sürmüş kendimden esaretim, kaç asır kaçmışım kendimden saymak mümkün değil.. Kaçmaktan yorulup, kendimi yeniden dinlemeye başlayınca konuşmayı yeni öğrenmişçesine, sabahlara kadar susmaksızın konuştum. Dolu, boş, doğru, yanlış, duygusuz, yalansız öylece içimden geldiğince. Neler neler, ah ne özlemler, ne yaralar buldum umarsız cümlelerimin içinde.
Kim bilir kaç hayat yaşamışım, nerelerde hangi kimlikleri giymişim üstüme. Her soyunduğumda da burada bulmuşum kendimi. Bu bir girdap çırpındıkça beni içine çeken; en aciz duygularla korktuğum, kaçarken en dibine düştüğüm, düştükçe uzaklaştığım, uzaktan baktığımda yaralarıma bir kez daha sarıldığım. Ahh benim güzel yaralarım, beni ben yapan, mükemmele bir adım daha yaklaştıran, bedenimin en güzel yerlerine nakış nakış işlediğim en sevdiğim yaralarım..
Peki ya gerçekten beni, en güzel yaralarımla süslediğim, kaçak gülüşlerimle en ufak şüpheye mahal vermeyecek şekilde gizlediğim, sesimin en çok şakıdığı zamanlarda dilsizleştiğimi gören var mı? Ruhumun nefesiz kaldığı rutubetli koridorlarda kanatlarım birbirine yapışmak üzereyken bile neler anlattığımı duyan, beynimin küçücük hücrelerinde dans eden var mı? Var mı birileri, biri, bir ses, bir nefes? Gözlerimle konuştuğumda çığlığımı duyan, sıcacık sesiyle en derinlerime bakan, aslında hiç var olmayan ve varlığın en başından beri burada olan..